Sayfalar

29 Nisan 2012 Pazar

Pentagram'ın Yeni Albümü MMXII Üzerine Birkaç Karalama



27 Nisan 2012, Son konser albümünden dört, son stüdyo albümünden ise 11 yıl sonra Pentagram yeni bir albümle karşımızda. Doğrusu 2004-2007 arası geçen sessiz dönemi takiben 2007 sonrasında grubun yeniden konserlere başlamasıyla, albüm çıkarmasa da olur, yeter ki çalsınlar dediğimiz bir gruptu Pentagram ancak insanoğlu maymun iştahlı olduğu için artık yeni albüm beklemeye başlamıştık, Murat İlkan'ın hastalığı ile hayaller suya düştü derken yeni vokalle yola çıkıldıktan yaklaşık iki yıl sonra yeni bir albüm geldi. Diğer albümlerin aksine bir şarkı ismi olmayan bu albüm bulunduğumuz yılı ifade ediyor ve sene ismini taşıyan ikinci Pentagram albümü olma niteliğini de haiz. (İlki için bknz: 1987)

Pentagram konserlerine gidenler bilirler, Metin nam-ı diğer Metoboy'un gitarının sesi çok kısıktır, Hakan Utangaç'ın gitarı ise adeta mekanı doldurur. Sesleri dengelemek istiyorsanız, Metin taraflarına yakın durmanız gerekmektedir ancak takdir edersiniz ki albümü dinlerken böyle bir seçenek maalesef bize verilmiyor ve Metin'in sesi, diğer albümlerin aksine, bu albümde çok az çıktığı için yer yer kulağınızı hoparlöre dayamak zorunda kalabiliyorsunuz.

Eski albümlere oranla, melodinin pek de yer verilmediği bir albüm olmuş, o canım hicaz gamından sadece bir iki şarkıda nemalanabiliyorsunuz o kadar, lead gitarın sesinin az çıkmasıyla adeta bir hard rock albümü gibi olmuş hatta biraz daha zorlarsak bir başka harika grup Kurban'a benzetebiliriz.

Gökalp Ergen'i ilk olarak Sonisphere 2010'da DİO söylerken dinledik, o zamanlardan pek içimize sinmese de açıkcası yeni albümde sesi İlkan'a çok benzemiş ama eminiz ki benzetmek için çaba harcamamıştır ayrıca İlkan'ın yapmadığı çığlıkları Ergen yapmış ve çok da iyi olmuş. Kısacası Gökalp Ergen'e fazlasıyla ısındık.

Politik ve ontolojik sözlerden uzaklaşılmış gibi sanki, bilhassa Türkçe şarkı sözleri vasat kalmış hele ki uzaklarda isimli şarkı tipik bir pop şarkısı gibi, basit sözlü ve tekrarlardan ibaret.

Albüm kartoneti harika, Turgut Berkes modellik yapmış ve Gepetto'nun Pinokyo'yu yaratması gibi bir kukla yaratıyor ve elini tutarak onu kıyametimsi dünyaya götürüyor. Çok yoruma açık bir kompozisyon, eski Pentagram'dan yola çıkarak ben bunu şöyle yorumladım. Değer verdiğin, özendiğin, yetiştirdiğin, geliştirdiğin şeylerle ne kadar övünsen de onların karşına dikilecek şey bu boktan kapitalist dünyadır. Her bir şey yozlaşmaya mahkumdur.

Sonuç olarak:

Açıkcası beklentimi biraz düşük tutmuştum o yüzden beklentimin üzerinde bir albüm geldi ancak Kurban tarzı müzikten hoşlanamayan bünyelerde bu albüm biraz tatminsizlik yaratabilir fakat yine de bir St. Anger faciası olmayacağı aşikar.

Apokalips şarkısının sonundaki dizelerle bitirelim, pek tabii Türkçesi ile:

karanlık çöktükçe tüm bu diyarlara,
yardım elini anımsarım.
ve bu kan tufanında
yardım eline muhtaç olacağım.
mütevazi yazgımla uğraşamayacağım,
ne kadar müphem olsa da, ben bir insanım.