Sayfalar

1 Ocak 2018 Pazartesi

Timelapse ve Hyperlapse için ipuçları

Merhabalar




Bu yazıda hyperlapse ya da timelapse ya da bundan sonraki anacağım adıyla hızlı videolar için kompozisyon güzelleştirici bir kaç detay paylaşmak istiyorum.

Bu paylaşacağım detaylar nasıl hızlı video çekilirden öte nasıl izlenesi ya da estetik değeri yüksek hızlı video çekilir sorusuna yanıt vermeyi amaçlamaktadır.

İnsan gözünün, görmeye aşina olduğu şeyden aldığı zevk azalır. Haliyle hızlı videolar için de durum böyle olunca ve bu tarz videolar da artınca insan gözü daha fazlasını görmek istiyor. Artık sadece bulut hareketleri ya da gün batımı tek başlarına estetik gelmiyor zira bunları cep telefonları ile bile zahmetsizce hatta üzerine çalışma dahi yapmadan çekmek mümkün.

İşte bu monotonluktan kurtulmak için kareye artık birden fazla hareket koymak gerekiyor. İki hareket yeterli iken üç hareket ise kuşkusuz güzel olanı yaratmaya daha yakın olacaktır.

En başta belirttiğim gibi, bu yazı  nerelerde ve hangi saatlerde hızlı video yapılır ile ilgili bilgiler vermekten başka amaçlar taşıdığı için artık gün batımı saatlerini öneririm gibi cümleler kurmayacağım. Basit örnekler vereceğim, içini siz dolduracaksınız.

Öncelikle artık kameranın hareket etmesi artık olmazsa olmaz gibi bir şey zira bu sizi basitlikten yani cep telefonlarının ya da dslr ile makro kuranların yarattığı çiğlikten kurtaracak. 

Kamera hareketi yukarıdaki bahsettiğim ikili ya da üçlü hareket bileşeninin birincisini oluşturuyor. Ancak kamera hareketleri işin en pahalı, en zor ve de en tecrübe gerektiren yanı olduğundan üzerinde biraz durmak istiyorum.

Öncelikle pan yapacağımızı varsayalım. Bu durumda kaç derecelik dönüşe kaç saniyelik video çekeceğimizi bulmamız gerekiyor. Esasında bu olay tamamen ihtiyacınıza ya da zevkinize kalsa da 90 derecelik bir havaalanı manzarasını 10 dakikada kaydedip toplamda 10 saniyelik bir video oluştursak ortaya pek de tatmin edici bir sonuç çıkmayacaktır. Zira yerde manevra yapan uçakların asgari manevraları bile iki dakikadan başladığı için 10 dakikada pek de bir hareket elde edemeyeceğiz. Hele bir de bulut hareketi vs de yoksa kameramız sadece pan yaptığı ile kalır. Aynı şekilde akan bir trafiği de 90 derecelik bir pan ile 30 dakika kaydedip 10 saniyelik video yapmak gereksiz bir hızlı hareket çıkaracak ve gözü yoracaktır. Kısacası bu dengenin kurulması gerekir ki bu da kuşkusuz deneme yanılma yani tecrübe ile oluşuyor.

Pan hareketi yaparken gözetilmesi gereken bir diğer husus da kadrajda cereyan eden hareketin kameraya paralel olmamasıdır. Yani bulutlar doğu batı doğrultusunda hareket ederken biz de pan hareketini aynı ya da ters doğrultuda yapmamalıyız ki hareketin vuruculuğu artsın. Hareketleri birbirini kesen doğrultuda yapmak gerekir. Yani bulutlar doğu batı doğrultusunda hareket ederken ya biz tilt yapacağız ya da 90 derece kameramazın açısını değiştirip pan yapacağız. 

Bir diğer estetik hareket ise yakınlaşma ya da diğer adıyla zoom in ya da zoom out hamlesidir. Bu hareket başlı başına bağımsız nitelik taşıdığı için herhangi bir değişkenden bağımsız bulunduğu her hızlı videoyu güzel bir hale getirmektedir. Ancak bu hareketin çekim anında yapılması çok ciddi emek veya para istediği için post production da yapılması tercih edilebilir. Ancak bu durumda da çözünürlükten taviz verileceği unutulmamalıdır.

Kamerayı bulunduğu konumdan kaldırıp başka konuma hareket ettirmek ise bence hareketlerin en güzeli ama yine en pahalısı ve emek isteyenidir. Zaten bu andan sonra da yaptığımız iş timelapse den hyperlapse e dönüyor. Slider ya da tripod ile taşıma en çok kullanılan yöntemlerdendir.

Sonuç olarak gün batımı esnasında hareket eden bulutlar ve biryere koşturan insanları çekerken herhangi bir kamera hareketine bence gerek kalmıyorken salt gün batımı esnasında kamera yüksek bir yerden  hafifçe tilt yapsa ve ön plana şezlongları taşıyan işçiler girse güzel bir görüntü oluşabilir.

Kısaca artık tek bir hareketin olduğu anlarda ekstra hareketi kamera hamleleri ile biz sağlamalıyız.

yaptığım naçizane denemeler için instagram'dan beni takip edebilirsiniz

https://www.instagram.com/gokayguven/


Hava Trafik Kontrolörlüğü Hakkında Her Şey

Merhabalar, Ben Hava Trafik Kontrolörü Gökay Güven.

Instagram'dan ve Facebook'dan çok sayıda hava trafik ile alakalı soru aldığım için, verdiğim yanıtları derleyerek böyle bir yazı yayınlama gereği hissettim. Yine de soru olursa:


  • E-mail: rgokayguven@gmail.com
  • Instagram: https://www.instagram.com/gokayguven/
  • Facebook: https://www.facebook.com/tigristiara 


Metodlarından herhangi biri ile bana ulaşabilirsiniz, tek ricam bu yazıyı tamamen okuma sabrını göstermeden benimle iletişime geçmeyin zira bu yazıda maaş dahil birçok sorunun yanıtını bulacaksınız, unutmayın hava trafik sabır işidir (:


Bir şeyi anlatırken anektod vermeyi severim hatta çok severim, eğer bir gün mesai arkadaşı olursak çok daha iyi anlayacaksınız (: o yüzden konuyu biraz hikayeleştirerek anlatma taraftarıyım ama yazının sonunda tüm sorularınıza yanıt bulacağınıza eminim tabi bu esnada dilerim sıkılmazsınız.

Düşünün, şu anda dünya üzerinde binlerce uçak havada uçuyor ve yine binlercesi de uçmak için yolcu alıyor, manevra yapıyor, yakıt alıyor ya da üretim hattında son kontrollerini tamamlıyor. Tüm bu uçaklar, hem yerdekiler hem de havadakiler, bu işleri belli bir sıra dahilinde ve birbirinin güvenliğine halel getirmeyecek derecede birbiriyle yaklaşmadan yapıyorlar. İşte tüm bu organizasyonu hava trafik kontrolörleri sağlıyor. Hava trafik kontrolünün amacı, uçakların gitmek istedikleri yere, güvenli, hızlı, ekonomik olarak etkin bir biçimde gidebilmesinin sağlanmasıdır dersek çok da yanlış bir tanım yapmış olmayız sanırım.

Hava Trafik Kontrolünün Tanımı 

Teknisyenler uçağın bakımı ile ilgilenirken, dispatcherler  uçuş için bizden bürokratik izinleri alıp bize operasyonel bildirimleri yaparlar, kabin memurları yolcularla ilgilenir, nihayet pilotlar ise uçağı kumanda ederler. Hava trafikçiler de tüm bunların yapıldığı uçakları, yukarıdaki hiyerarşi doğrultusunda (güvenlik, hız ve iktisadi etkinlik) belli bir sıra dahilinde gitmek istediği yere götürür. 


Hava Trafik Kontrol Birimleri:


  • Kule
  • Yaklaşma
  • Yol Kontrol
Olmak üzere üçe ayrılırken Yaklaşma ve Yol kontrol birimleri hizmet verdikleri enstrümanlar bakımından radarlı ve radarsız olmak üzere iki ayrılır. Ancak gelişen radar teknolojileri ve artan uçak trafiği neticesinde Türkiye'deki yol kontrol hizmeti tamamen radarlar aracılığıyla verilirken bazı küçük meydanlarda yaklaşma hizmeti radarsız olarak verilmekte ancak bu meydanlara inecek ya da bu meydanlardan kalkacak trafikler arasındaki gerçekleşmesi muhtemel ayırmalar, genelde radar kontrolörleri tarafından anlaşma mektupları doğrultusunda, anlaşma mektubunun olmadığı durumlarda da sözlü koordinasyon neticesinde yapılmaktadır.

Kısacası radarlı ve radarsız hizmet ayrımı, kullanılan teknoloji ve gereksinim ile ilgiliyken, yaklaşma, kule ve yol kontrol ayrımı mesleğin kendisi ile ilgilidir.

Şimdi bir olay örgüsü yaratalım:

Ankara'dan ve İzmir'den farklı zamanlarda kalkış yapacak iki farklı uçak yolcularını alıp, operasyonel ve bürokratik gereklilikleri (uçuş planının kabulü vb.) tamamladıktan sonra kule ile temas kurup motor çalıştırma müsaadesi isterler. Kule kontrolörleri de bir mani yoksa motor çalıştırma iznini verdikten sonra yine pilotun talebi doğrultusunda push back ve taksi müsaadesini de talimat olarak pilota iletirler. Ankara ve İzmir'de benzeri eylemler gerçekleştirilirken uçaklar inişe gelen başka bir uçağın olmaması koşuluyla piste alınırlar ve kontrolörler tarafından verilen kalkış izniyle havalanırlar. 

Kalkıştan sonra tüm kontrol yaklaşma ünitesindedir. Uçağı radarda göre yaklaşma kontrolörü, uçağın gitmek istediği meydana doğru gitmesini sağlayacak talimatları verir. Bu esnada uçağın kalkış yaptığı meydana inişe gelen başkaca uçaklar varsa birbirlerine yaklaşmalarını engeller ve güvenliği tesis eder. 

Uçaklar irtifa kazanmaya devam eder ve belli bir irtifanın üzerinde uçakların kontrolü artık saha yani yol kontröldedir. Buradaki kontrolörler de uçakları gözlemleyerek ihtiyaç halinde uçaklara manevra yapma talimatını verebilir (alçaltma, tırmanma ya da döndürme gibi) 

Ankara ve İzmir'den kalkan iki uçağımız İstanbul hava sahasına girdiğinde bir de İstanbul'dan uçak kalkmış olsun, bu kalkan uçakların inişe gelenlerle sorunsuz ve güvenli bir biçimde ayrılması yine hava trafik kontrolörlerinin sorumluluğundadır. Kalkan trafik artık bir sorun teşkil etmiyorsa sıra inişe gelen iki uçağın sıralamasında, burada da yine kontrolörün yaptığı planlama ve verdiği talimatlar ile uçaklar havada sıralanır ve piste doğru süzülürler. 

İnişe bir kaç dakika kalınca kontrol yine kule kontrole geçer ve kalkışta başka uçak yoksa, pist müsaitse iniş izni verilir ve uçaklar inişini gerçekleştirdikten sonra uçakların park yerlerine, verilen ilave talimatlar ile gitmesi sağlanır.

İşe Giriş Şartları



Ülke güvenliği bakımından kritik ve alınan sorumluluk bakımından ağır bir meslek olduğu için işe alım süreci büyük ölçüde Eurocontrol'un çizdiği çerçevede gerçekleşiyor.  

Hava trafik kontrolörleri, kadro karşılığı sözleşmeli olarak, 399 sayılı KHK kapsamında Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından istihdam edilir. Ek göstergeleri 2200 olup kariyer uzmanlığı niteliklerini taşıyan bir iş yapmalarına karşın 3600 ek göstergeye sahip değildirler.

İşe girmek için ise dört yıllık bir fakülteyi bitirdikten sonra;
  1. KPSS:80
  2. YDS:70
  3. Eurocontrol Feast Sınavını geçmek (yaklaşık iki buçuk saat süren ve refleks, mantık, zeka, analitik düşünme gibi yetenekleri ölçen bir sınav, soruları Eurocontrol internet üzerinden yolluyor, sınava DHMİ binasında bilgisayar üzerinden giriliyor) Sınav sonucuna göre tercih edilen hava meydanlarına yerleştirme yapılıyor.
  4. Sağlık kriterlerini sağlayabilmek (Easa Class-3 medical requirements olarak aratabilirsiniz, pilotlar ile çok büyük ölçüde aynı kritlerler gerekmekte)
  5. Mülakat (Mülakat puanlaması son bir kaç yılda uygulanmaya başlandı, öncesinde belirgin bir konuşma ya da kendinizi ifade edebilme sıkıntınız olmadığında mülakattan geçebiliyordunuz ancak şimdi puanlama sistemi getirilmiş ve mülakattan alınan puan ile Feast sınavından alınan puan ağırlıklandırılmış. Feast sınavından kazanacak derecede puan alannın mülakatta alacağı puan ile elenebilmesi mümkün mü bilmiyorum)
Bu beş aşamadan sonra atamanız gerçekleştiriliyor ve eğitim almak üzere Esenboğa Simülatör Merkezine gidiyorsunuz.

Lisanslı kontrolör olmak için de şu aşamaları geçmeniz gerekiyor.
  1. Temel Atc eğitimi (yaklaşık beş ile sekiz ay arası sürüyor ve kazandığınız meydanda çalışmak için gerekecek ünite ile alakalı eğitim alıyorsunuz. (Örneğin İstanbul Kule'ye atanırsanız kule eğitimi, yaklaşmaya atanırsanız yaklaşma eğitimi alıyorsunuz) Bu süreçte unvanınız stajyer kontrolör oluyor ancak herhangi bir devlet memurunun haklarına sahip oluyorsunuz, sadece unvanın adı stajyer. (maliyedeki stajyer kontrolörlükten esinlenilmiş, 3600 ek gösterge almak için zamanında yapılan bir girişim)
  2. Board başı eğitimi: Temel atc kursu bittikten sonra görev yerlerine dönerek asistan hava trafik kontrolörü olarak atamanız yapılıyor. Bu eğitim İstanbul ya da Ankara radar ünitelerinde yaklaşık bir yıl sürüyor ama daha küçük meydanlarda daha kısa sürede alınabiliyor.
  3. Derece sınavı: Board başı eğitimi tamamladıktan sonra  yine board başında canlı trafik akarken uygulama sınavına tabi tutuluyorsunuz ve daha sonra da bilgisayar üzerinden girdiğiniz online bir sınav ile derece alma süreciniz tamamlanıyor.

Mesai Saatleri Nasıl 

Bu yazının güncellendiği tarih itibariyle covid-19 pandemisi hüküm sürdüğünden farklı meydanlarda farklı çalışma düzenleri oluşturulmuş durumda ancak pandemi öncesinde 24 saat açık meydanlar dört farklı ekibe bölünmüş vaziyette: 12 saat gündüz 24 saat izin 12 saat gece 48 saat izin usulü ile çalışmaktaydı. Artan trafik yoğunluğu ve personel sayısı neticesinde daha farklı çalışma koşullarının gelmesi beklenmektedir. Tüm meydan çalışma saatleri için buraya tıklayabilirsiniz 

Maaş?

Ek gösterge 2200 olduğu için alınan maaş herhangi bir ilave kadrosu ve yükümlülüğü olmayan ve "düz memur" olarak adlandırılan kadronun maaşı. Ancak Eurocontrol'ün ödediği üst geçiş bedellerinin bir kısmı tazminat olarak kontrolörlere dağıtılıyor. Bu tazminat da vergiden muaf değil ve emeklilikte de ödenmesi söz konusu değil.