Bir ayrım; Kitle
kültürü, Yüksek kültür, Underground
İlk olarak kitle kültürü, popüler/alt kültür ve underground
kültür ayrımı yapmak istiyorum. Yüksek kültür belli bir birikime dayanan ve de
belli bir birikime sahip kitleye hitap eden eserleri ihtiva eden bir kültür
durumudur. Müzikte ‘Oda Müziği’ gibi. Kitle kültürü ya da popüler kültür ise
daha az entelektüel olan, dönemin koşullarına uyum sağlayan, gündelik yaşamla
sıkı sıkıya bağlı bir kültür durumudur. Underground kültürü ise yer altı
kültürü olarak çevirmek mümkün olsa da Batı’da muhalif içerikli bir harekatın
kültürü olarak kabul edilir ve de çeşitli sanat dallarından akımları içinde
bulundurmasından dolayı bazen yüksek kültürde bazen de alt kültür içinde
kendine yer bulur.
Popüler kültürün özelliği hepçil ve kapsayıcı olmasıdır,
yani popüler kültür bir toplumda farklı noktalarda bulunan birçok şeyi ortak
bir noktada buluşturabilir, sınırlarını yok edebilir, içeriğini eritebilir
niteliktedir. Bunun en somut örneğini ne tarz müzik dinliyorsun sorusuna yanıt
olarak verilen “kulağa hoş gelen her şeyi dinlerim” cevabıdır. Genelde belli
bir müzikal altyapıya ya da zevke sahip olmayan kişilerin verdiği popüler
kültür ürünü olan bu cevap farklı müzik türlerini bir araya getirmekte ve
onların kendine has özelliklerini yok etmektedir.
Tarzsız Tarz: Popüler
Müzik
Özellikle ülkemizde “Pop Müzik” adı altında yeni bir
kategori oluşturulmuş durumdadır. Ancak bu kategori müziğin endüstriyel yönüne
değil de direk olarak biçimsel yönüne vurgu yapmaktadır; keza bunun en açık
örneğini Kral TV isimli televizyon kanalının yayınlarında görebilmekteyiz.1995
Yılından beri söz konusu kanalda bir yarışma düzenlenmekte ve yarışmaya o yıl
için adını en çok duyurmuş şarkı ya da şarkıcılar katılmakta kazanan ise halk
oylaması ile belirlenmektedir. Rock, arabesk, halk müziği gibi kategoriler
ihtiva eden bu yarışmada bir de pop müzik kategorisi daha vardır. Doktrinde pop
müzik denilince anlaşılan endüstriyel müzik iken bu ülkemizde apayrı bir tarz
halini almıştır, bu tarzda ise dönemin teknolojisine uygun dijital teknoloji
ile hazır sesler üzerine basit, metaforik olmayan, düşünmeye sevk etmeyen şarkı
sözleri en az birkaç kez tekrar dayanarak oturtulmaktadır. Haliyle gerek
müzikalite gerekse de sözsel anlamda pek de zengin bir içerikle karşı karşıya kalmıyoruz
yani içeriği olmayan bir şey bize tarz olarak sunuluyor. Bununla beraber yine
aynı kanalda ve kanalın yayın akışlarında belli başlı ticari müzik gruplarının
ya da şarkıcılarının şarkıları da rock, halk müziği olarak anons edilmektedir.
Örneğin “Manga” isimli grubun şarkıları anons edilirken genelde bir rock
vurgulaması yapılmaktadır. Oysa grubun icraatleri gerek içerik gerekse de
matematiksel müzik olarak pek de muhalif rock tarzına ya da underground olarak
nitelenen rock tarzına gönderme yapmamaktadır. Direk olarak piyasayı hedef alma
ve karlılık söz konusudur. Yabancı ülkelerde ve bizde görülen bir başka ayrım
da “boyband” ya da “girlband” gruplarıdır. Sadece kadın veya erkek
şarkıcılardan oluşan bu topluluklar daha
çok göze hitap etmekte ve herhangi bir enstrüman kullanmadan ürettikleri
şarkılar yine basit içerikli olmaktadır. Dünyadan “Backstreet Boys”,
Türkiye’den ise “Hepsi” bu gruplara örnektir.
Sonuç olarak Türkiye’de popüler müzik adı altında bir
kategori oluşturulmuş durumdadır. Halbuki popüler müzik sadece dar anlamda dar
kalıplar içerisinde düz anlamsal sözlerden ve kalitesiz düzenlemelerden oluşan
bir müzik akımı değil de bu akımı ve daha fazlasını içeren bir durumdur.
Medya, Müzik ve
Yanlış Bilinç
Ülkemizde ana akım medya yöneticileri ya da patronlarının
sıkça sarf ettiği bir söz öbeği vardır: “Halk bunu istiyor” Bu sayede
yayınladıkları içeriğe meşruluk kazandırılmakta ve de bu içeriğe paralel başka
içerikler sipariş edilmektedir. Aynı durum müzik için de söz konusudur.
Genellikle basit içerikli ve halkı yozlaştırıcı müzik yayını yapmakla suçlanan
kanalın yöneticileri, yayın akışlarını halk bunu istiyor diyerek meşrulaştırmaktadır.
Ancak medya halka tüm müzik türlerinden belli başlı parçalarını sunup da halkın
hangisini isteyip istemediğini maalesef araştırmamaktadır. Yani Marx’ın yanlış
bilinç betimlemesine benzer bir durum izlerkitle için ortaya çıkmaktadır. Kitle
kendi istediğini, kendi tercihini izlediğini sanmakta ancak ona başka
alternatif sunulmadığı için ona dayatılanı izlemekte ve de diğer türlerin
farkına varamamaktadır.